17 Ocak 2013 Perşembe

Anneee, peki yarın nerede uyanacağız?


Taşındım…
Ankara’ nın bir ucundan, diğer ucuna geldim…
İlk günlerde, her ne kadar artıları çok olsa da bu değişimin,
huzursuz eden yönleri de oldu beni, ama daha iyiyim…
Seneye oğlum okula başlıyor…
Dört buçuk yaşındaki bızdığımın gelecek yıl ne yapacağını kara kara düşünsem de,
şimdiden bu duruma göre yaşam standartlarımı düzenlemek kaçınılmazdı…
Ev- işyeri-okul üçlüsünü birbirine yaklaştırmak, hem zaman hem de emek açısından daha iyi olacaktı…
Biz de bunu yaptık…
Her şey düşüncede daha yapılabilir gelir, ama iş başa düşünce ne kadar hazırlıklı olursan ol, her ilk gibi zorlayıcıdır biraz…
Taşınma fikri vardı kafamızda, fakat bu kadar kısa sürede olacağını tahmin etmemiştim…
Kendimi bir anda eşyaları kutularken buldum… Bir gün de kapıda nakliyeciler belirdi…
Hara güre, ne olduğunu anlamadan,  yeni evime doğru yol alıyordum…

Kuş misali olduğumuzu, hayatın planlarla yürüyemeyeceğini, bir an sonrasının ne olacağının bilinemeyeceğini dilime pelesenk etmişimdir hep,
ama buna içtenlikle inanmadığımı, sözün gelişi söylediğimi, aslında derinlerde yaşamımı programladığımı, birden bire bu yeni mekânla karşılaşınca şaşırdığımda daha iyi anladım…
Şaşırmak ne kelime..!
Afalladım…!
Anladım ki; ben demek alışkanlıklarım demekmiş…
Yerine daha iyisi gelse bile,
önceki; hep aranılan oluyormuş…

Yakın bir arkadaşım, oğlumun yeni ev ve çevresine adaptasyonda zorluk çekebileceğini söylemişti…
Hatta kreş psikologuna danışıp, bir şeyler yapmam gerektiği konusunda beni uyarmıştı…
Bunun olabilme ihtimali bile beni ürküttü.
Oğlumun uyum sağlamakta sorun yaşayacağı aklımdan bile geçmemişti.

O yoğun süreçte profesyonellerden destek almak için zamanım olmadı…
İş başa düşmüştü bir kez daha…!
Arda’ yı her şeyin içine katmaya karar verdim…
Eşyaları paketlerken onun da yardımını istedim hep. Yeni evimizin güzel yönlerini anlattım…
İlk davet edeceğimiz misafirlerin listesini bile birlikte hazırladık…
Taşınacağımız gün gelip çattığında, oğlum da bunu bekliyordu artık…

Yine de evde her şey üst üste olduğundan kutudan, hurçtan adım atacak yer kalmadığından,
 yeni eve de temizlik, boya- badana için sık sık gidip geldiğimizden
pek çok geceyi teyze, dayı ve anneanne evlerinde misafir olarak geçirdi...
Birkaç hafta içinde o hiç bitmeyecek sandığımız koşuşturmaların da sonuna geldik…

Ve kendi evimizde ilk sabah…
Arda gözlerini oğuştura oğuştura yatağımıza tırmandı,
-“Anneee, peki yarın nerede uyanacağız..?”

O hafta bu soruyu tekrar ederek yeni güne başladı her defasında…
Eski evinde mi, yeni evin de mi kalacaktı…
Neresi ona aitti…?
Ben bile değişikliklerde zorlanırken onun bunu yaşamasından normal ne olabilirdi..?
Gerçi ondan aldığım cevaplardan bu evi daha çok sevdiğini anlıyordum…
Şimdi üç haftayı devirdik, O’ da nerede uyanacağını düşüncelerinde oturttu…

Sevdiği ortamı, sevdikleriyle paylaşıyor… Bundan çok mutlu oluyor. Duygular bulaşıcı… Şimdi oğlumun dudaklarında beliren tebessümün aynısından bende de var…!

Hiç yorum yok: