17 Ocak 2013 Perşembe

Ve yetişemediğim onca şey…


Ocak 28 itibarıyla, oğlum beş yaşını bitiriyor. Agu yaptığımız günlerin ardından geçen, bu bir elin parmaklarıyla sayılan, senelerin insan hayatında bu kadar etkili bir zaman dilimi olduğunu yakından görmesem inanmazdım.
Daha dün; iki kelimeyi bir araya getiremezken, şimdi çok aklı başında cümleleri birbiri ardı sıra dizmesi, hızlı gelişiminin en önemli belirtisi…
Benim bile; kafamda soru işaretleri uyandıran bir şekilde algılarımı açıyor onun bu halleri.. Ona uygun cevaplar verip hem kendimi, hem de onu ikna etmekte çok zorlanıyorum… İşte o zamanlarda sadece ondaki değişimleri takip edip; yanında olduğumu hissetmesini sağlayabilmek bile benim için o kadar zor oluyor ki..!

Evet, ben onun süratine , yaşamı anlamaktaki açlığına yetişemiyorum..!
Ve yetişemediğim onca şeyin arasında artık O’ nun da olması bir anne için buruk bir özeleştiri…

Her ikili ilişkinin, heyecanını ve yapıcılığını devam ettirmesi için bireyin kendini devamlı tazelemesine inanırım, oğlumla olan iletişimimin de böyle olmasına çalışıyorum.
Arda konuştukça; anneliğin insan hayatındaki öz değerlerin oluşumundaki yerine hayretler içinde bir kez daha şahit oluyorum..!  

Onu yetiştirirken, diğer insanlarla bağlarını yönlendirirken, kendi isteklerimden öte gelecekteki hayatında da sağlam manevi tuğlalar yerleştirme telaşındayım…
Bir gün ben bu âlemden ansızın gidersem benim dışımdaki aile bireyleriyle(çekirdek aile dışında ) sağlam sevgi bağları olsun istiyorum. Başında kuramadığın bu bağı daha sonra kurmak pek olası değil..! Şu ana kadar ki gelişimi iyi yolda olduğumu gösteriyor ve O adeta bir sevgi kelebeği…

Oğlumla birlikte kendi varoluşumu da sorguluyorum…

Bir kadınlık kavramını; anne, eş, sevgili, evlat v.s.  gibi birkaç kulvara sıkıştıran zihniyetten uzak bir yapıyı, en azından kendi ruhumda arayan ben; doğanın getirdiği yavrulama isteğinin aslında toplumun kadın tarafından yeniden kurulumunun tabiat eliyle bize verilmesinden başka bir şey olmadığını görüyorum.
Kadının bir çok coğrafyada adının bile olmaması, sonra aniden annelikle birlikte kutsal bir kimliğe bürünmesindeki kokuşmuşluğun benim algımdaki yerini almakta haliyle zorlanması annelik kavramına bakışımı da etkiliyor…

İşte; tüm bu düşünceler, onun mu beş yaş büyüdüğünü; yoksa benim mi onun sayesinde  evrimleştiğimi  irdelememi sağlıyor…

Hiç yorum yok: